Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Ocak 2011 Pazartesi

2011 de geldi, hoşgeldi...

Epeydir yazamadım. Meraklı Kedi'nin yazsana ısrarları da işe yaramadı. Ancak yıla nasıl başlarsan öyle gider sözü kafamda yankılanıp duruyor. Daha fazla gecikmeden bir şeyler karalamak istedim.

Bazen yazamıyorum, basit bir maile cevap dahi... Ya da okuyamıyorum. Normal zamanda ağzımı sulandıracak bir kitabı bile en fazla 20 sayfa okuyup köşeye bırakıyorum. Depresif bir halde televizyon seyrediyorum. Bu miskin halimden fenalık gelip kendimi suçluyor ama değiştirmek için de pek bir şey yapamıyorum. Öyle zamanlarda bırakmayı öğrendim çünkü kendimi zorlamanın faydasını görmedim şimdiye kadar. Bu ruh haline girdiğimde bunu yüksek sesle söylememeye dikkat ediyorum nedense. Sanki dile gelirse kalıcı olacakmış gibi. Soranlara "İyiyim" deyip geçiştiriyorum. Geçtikten sonra dilediğim kadar konuşabilir hatta yazabilirim üstünde nasıl olsa...

Aralık ayının sonunda o kadar güzel şeyler üst üste geldi ki, o karanlık sis perdesi yavaş yavaş dağılmaya başladı. Halen çok konsantre olamasam da üstümde bir hafiflik var ve en önemlisi canım televizyon seyretmek istemiyor!

Bu gün yeni senenin ilk pazartesisi, geçen yıldan kalmış işleri temizlemek ve yemek pişirmek için kullandım günü. Kendime yemek pişirdiğimde içimi güzel bir duygu kaplar, ne güzel kendime bakabiliyorum. Evde yemek pişmesi o evi yuva yapıyor benim için. Tekrar yuvamdayım, hayatın içindeyim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder