Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Ekim 2010 Çarşamba

Canım yanıyor...

Alfred Adler, insanlık tarihini, insana özgü aşağılık kompleksinden kurtulma çabaları olarak niteler. Yetersizlik duygusu, suçluluk duymaya yol açar. En tipik özelliği de eleştiri kaldıramamaktır.

Bir projem, sunduğum insanlar tarafından hiç beğenilmediği gibi, iler tutar tarafı kalmayacak şekilde eleştirildi. İçim katıldı, diyecek bir lafım kalmadı. Daha da acısı ben beğenmiştim projeyi... Haliyle canım yanıyor. Canımın acısını hissederek klavyenin başına geçtim. Aklımda bin bir soru, ben bu kadar beceriksiz miyim? Nerede yanlış yaptım? Ki bunun cevabı tümünde gibi gözüküyor duyduklarımdan sonra. Belki de ben çok yeteneksizim. Bu işi hiç beceremiyorum. Beynimde eleştirirken kullanılan acımasız sözler yankılanıyor, canım yanıyor, bir tarafım öfkeli, göstermeli şunlara günlerini ama nasıl? Beceremedin, beceriksiz! Yüzüm yanıyor utançtan. Hepsini izliyor ve dinliyorum. Kurtulmaya çalışmıyorum. Bunlar benim seslerim, acılarım, öfkelerim. Tanıyorum onları, içimde yaşıyorlar ezelden beri. Öyle yanıyor ki içim, uyuşuyor acıdan beynim, gözyaşlarım en derinlere gizlenmiş, akmıyor, akamıyor.

Sahne ışıklarına yolculuk ağır bir yuhalanmayla başlıyor. İronik değil mi? Sen kimsin spotları isteyen, otur oturduğun yerde diyor kişisel hayat senaryom. Gülümsüyorum, yoldan dönecek değilim ancak şimdilik mola veriyorum. Yorgun, üşümüş, hırplanmışım. Canım yanıyor ve ben oturup izliyorum.

2 yorum:

  1. sevgili Salkımsöğüt, öyle içten yazmışsın ki... Cesaret ister. Bunu yapabildiğine göre, profilindeki tanımı değiştirmelisin. Zoru görünce kaçıp saklanan biri değilsin. Bir arkadaşım, kelimeler önemlidir, demişti. Ben de diyorum ki, kelimeler gücümüzdür. Onların dedikleri değil, senin kendin için ne dediğin önemli. Kolay gelsin :)

    YanıtlaSil
  2. çok güzel bir yazı ve yaşananlar ne kadar tanıdık..

    YanıtlaSil