Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Şubat 2011 Salı

Affetmek...

Çağımız hap felsefesi çağı. Alain De Botton, Paul Choello v.s. Tamam çok farklılar ama sunduklarının kolay yutulur ve anlaşılır haplar olması dolayısıyla benziyorlar. Bu hap felesefenin bir özelliği de seri üretim... Hemen her konuda milyonlarca cümlecikler uçuşuyor. İnsanlar bunları okuyup aha oluyor, aydınlandıklarını sanıyorlar. Aslına bakarsanız eskiden duyduğum bir söz vardır, işaret ararsan bir otobüs durağı levhası bile cevap olur sana. Ancak günümüz insanları, google, gps kullanıyor ve kesin direktiflere ihtiyaç duyuyorlar, tabii bir de hiç zamanları yok. Cevap burada diyen her adres ilgilerini çekiyor ve bol talep görüyor.
Meraklı Kedi'nin bir blogu var, adresini paylaşmıyor genelde onun için ben de adres vermiyorum. Dün gece bloguna girdim. Sorulardan ve cevaplardan oluşuyor.
Aklıma binlerce alıntı geldi, "Her cevap yeni bir soru yaratacaktır.", "Cevabını bilmediği soruyu soramaz insan."
Ne kadar güçlü önermeler değil mi? İnsan sorgulamadan yutabilir.
Bu kadar cümleyi neden yazdım acaba? Aslında böyle özlü önermelerden uzak durmaya çalıştığımı anlatmak istedim, ancak dün gece twitter'da pek de haz etmediğim Paul amca'nın bir önermesini okudum; "Önce tepki ver, sonra affedersin" 
Çok doğru, paylaşmadan edemedim. Affetmediğim herkes zamanında tepki veremediklerim. Bir iki yumruk da benim atabildiğim her kavga, ne kadar kanlı da olsa, şimdilerde gülümseyerek hatırlayabildiğim anılara dönüşmüş. Ben mi onları mı affedemiyorum yoksa Nihavent Renkler'in o özel yerde beklediğini söylediği çocuk onu koruyamadığım için beni affedemiyor mu, belli değil.
Şiddeti veya öfkeyi savunuyor değilim. Sadece pasifistliğe veya İsa'nın önerdiği gibi "öbür yanağını uzatmaya" uzağım daha... Kimbilir yola devam ettikçe bir gün o önermeler de "doğru" olacaktır.

1 yorum:

  1. insanları affetmek zor kendini affetmek daha da zor,affetmeyi becerenler bilgeliğe varıyor sanırım

    YanıtlaSil