Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Çimen olmak...

Yıllar önce bir kendini geliştirme seminerine katılmıştım. Orada herkese doğada kendilerini anlatan bir sembol seçmelerini istemişlerdi. En yoğun seçimler ağaçlardı. Çınardan, meşeye ne istersen vardı. Bir iki çiçek olmak isteyeni hatırlıyorum. Bir de küstüm çiçeği olmak isteyen bir yaşlı teyzeyi... Öyle sert ve kırıcı bir tavrı vardı ki, küstüm çiçeği olmak istemesi bana ironik gelmişti. Bir de grubun en şişmanının olabilcek en küçük çiçeği seçtiğini hatırlıyorum. Çiçeğin ismini unutmuşum.
Ben ise çimen olmak istemiştim.  Öyle uzun boylu anlamlar yüklemeyin sakın. Seminer yapılan yere giderken kocaman yemyeşil bir alan görmüştüm, nasıl davetkar, nasıl huzur verici görünüyordu, anlatamam. Otobüs hızla uzaklaşırken, bir ara "Ben iniyorum kardeşim" demek geldi içimden.  O çimenlik alana uzanayım, öylesine gökyüzüne bakayım. Gece olsun, yıldızlara bakayım, gündüz olsun bulutlara, kuşlara bakayım istemiştim. Tabii yapamadım. İçimde kalmış, "Sen ne olmak istiyorsun?" diye sorduklarında ağzımdan "çimen" lafı çıkıverdi. Bir kaç kişi acıyarak bakmıştı bana, sanırım onlar ağaçtı. Hatta biri, " Ama hep üstüne basacaklar." demişti. Çimenlere basmak yasaktır levhaları gelmişti gözümün önüne... Çimenler basmak için değil midir zaten? Hatta yuvarlanmak için... Haa bir de otoburlara yem olmak için vardırlar.
İnsan ne dediğine dikkat etmeli, çimen olmak meğer ne zormuş...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder