Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Mart 2012 Pazar

HÜZÜN, KORKUNUN BİR YÜZÜ OLABİLİR Mİ?

Mezarlıktan geçerken ıslık çalmak gibi olabilir mi? Korkunca gülmek gibi hüzne sığınır mı, insan? Yaşadığım ülke, korkular için verimli topraklar sunuyor. Her köşede birden fırlayıp böh demeye meraklılar var sanki. İnce ince öldürmektense korkutmak evladır diye zevkini çıkaranlar var sanki. Korkuyu tasma yapıp herkesi köle yapmaya meraklılar da çok.
O kadar yenilgi var ki korku karşısında, sanki hüzün kaçınılmaz. Hüzün sanki bu topraklara en hakim duygu. Belki de isyandan alakoyan da bu. Kan dökülmesini, şiddeti engelleyen de, bu hüzün sanki. Tam çemberini kıracakken hüzne , o çok tanıdık, o çok bildik limana sığınan çok gördüm.
Nostalji, eskiye özlem derler. Nostalji bence hüzün ve bildiğimizi bilmediğimiz bir yaşam vaadine duyduğumuz özlem. Onu çocukluğumuzda, geçmişte değil de genlerimizde taşıyoruz. Ve madem özlem duyuyoruz, hüzünden geçelim de o bili-nen/meyen vaade gidelim. Topal karıncanın, onu  hac yolundan döndürmeye çalışanlara verdiği cevabı hatırlayalım da " başaramazsam da yolunda ölürüm" diyelim artık. Yola çıkalım ve buluşalım. Hüznü hep birlikte geçelim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder